araştırma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
araştırma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Temmuz 2015 Cuma

Salt olumlu olmak saçmalıktır: Sorgulayıcı olumlu düşünme can kurtarır!

Her zaman şu türden muhabbetlere denk gelmişizdir: Her şey yolunda! (All is well, bloğumun da adı olduğundan ne kadar tiryakisi olabileceğimi görebilirsiniz, ancak durum tamamıyla başka.) Size hayat boyu uygulayabileceğiniz güzel bir taktik (trick) anlatacağım.

Etrafta birçok kişisel gelişim zırvalıkları dolaşmakta ve bir sorunla yüzleştiğinizde size hemen şu tavra girmenizi öğütlüyorlar, sanki yaşadıklarınızı, hislerinizi ve  kayıplarınızı anlarlarmışcasına: "Olumlu düşün, olumlu şeyler başına gelsin. Hem negatifsin, biraz da iyi düşün." Evet bir noktaya kadar hayatımızda salt olumlu olmak gereken zamanlar var. İyi de olumsuzluğun, yani bir diğer değişle bir sorunun ortasındayken "gerçekçiliğin" verdiği gizli güven ve samimiyet ne olacak? 


Bunun tek bir çözümü var: olumluluk v2.0: sorgulayıcı olumluluk. Bunu daha rahat anlatabilmem için özel yaşamınızdan bir örnek vereyim. Diyelim ki uzun zamandır tanıdığınız bir kıza (örnek kişi Bahar olsun) açılacak ve çıkma teklif edeceksiniz. Kuru ve boş gaz yığınlarından oluşan şu samimiyetsiz, kendinizi "aşırı" kandırıcı cümlelerle (Hadi oğlum yaparsın sen! Sen kimleri dize getirmedin ki, ahah pardon hizaya getirmedin ki! Yaparsın sen anadolu çocuğusun olum!) fişeklemek ya da fişekletmek yerine çok daha basit bir soru sorarak daha kalıcı ve faydalı sonuçlar elde edebilirsiniz: "Bahar'ın benimle çıkmasını sağlayabilir miyim?"




Bu kadar basit aslında olay. İki farklı cevap söz konusu; Evet derseniz 2. sorunuz "Hangi yollarla, nasıl?" olur ve çorap söküğü gibi alırsınız cevabınızı. 10 points to Gryffindor!





 İkinci yanıt olan hayır ise, "Neden?" sorusunu sadece 5 defa sorarak elde edeceğiniz ve kendinizi o yönde geliştirebileceğiniz kesin bir yanıt verir. Her türlü kazan-kazan durumu var sizin için. Eh tabi, Bahar için de...


İkinci yanıta (Hayır) 5Neden yaklaşımıyla ilgili bir örnek verecek olursam; 

1.N: Neden benimle çıkmaz?
-Fiziğim kötü, görünüşümü beğenmiyorum. Onun dışında problem yok.
2.N: Neden fiziğim kötü?
-Dengesiz beslenme ve egzersiz yapmamaktan.
3.N: Neden dengesiz besleniyorum?
- Fastfoodlar daha tatlı ve kolay geliyor. Ayrıca yemek yapmayı bilmiyorum.
4.N: Neden yemek yapmayı bilmiyorum?
- Çünkü zaman kaybı ve daha zor! Bir şeyi 5 dakikada elde edip yemesi daha kolay. 
5.N: Yemek yapmanın, özellikle beni daha sağlıklı kılarak, sevdiceğim Bahar'la daha uzun süre yaşamamı sağlayacaksa neden daha zor olduğunu düşünüyorum ki?
- Çünkü üşeniyorum ve sıkıcı geliyor!

İşte bu kadar. Kendi büyüttüğümüz ve ördüğümüz devasa taştan duvarların en altında ufak çentikler ve otlar vardır aslında. Jenga etkisiyle yıkılabilecek koskoca bir duvar... "Bu duvarı yıkabilecek miyim?"

(Bu arada 5N taktiğinde kesinlikle ve açıkca problemin ne olduğunu belirlemeniz gerekiyor. Bu da ayrı bi yazının konusu olsun.)


24 Temmuz 2013 Çarşamba

Bir latince deyiş: Laborare est orare "Çalışmak, ibadettir"


Latinceden dilimize çevirildiğinde açık bir şekilde; "Çalışmak ibadettir." diye çevirilecek vecizedir. (leo diye kısaltacağım açıklamanın devamında. Eh biraz da mecazi ve gurur verici bir anlamı olsun zodiac astroloji burc'u olan Aslandan gelen. Aslan burcu olduğum için değil tabi ki! :)  )

Latince kökenli olmasına rağmen bir çok kutsal ya da kutsal olmayan batıl-uydurma-uzak doğu menşeili din-inanış tarafından da insanlar üzerinde olumlu-pozitif-pragmatik bir değer katan ve insanı yücelten, insanı güçlendiren, içten gelerek yapıldığında sağlam karakter oluşturmayı sağlayan bir sözdür, leo.

Şimdi islamiyet ile Hristiyanlık ve diğer inançlarda leo'yu açıklayalım kısaca. -Kısaca diyorum, çünkü binlerce sayfalık yabancı kaynaklar var. Muhteşem bir şey değil mi?

Haydi başlayalım..

1. islamiyet'te leo;

Hemen leo'nun şu anlama gelebildiğini "Çalışıyorum, namaza gerek yok o zaman aga.(haşa)" düşünebilecek bazı müslüman kardeşlerime bir uyarı geçeyim. Öncelikle dinimizde -Müslüman olmayan arkadaşlar lütfen açıklamamdan dolayı rahatsız hissetmeyiniz. burada bir dışlama veyahut bir ima bulunmamaktadır. sadece akıl karışıklığı yaratabilir ve insanları yanlış yönlendirebilirim. dikkatli olmak lazım sonuçta.- bildiğimiz gibi 5 farz bulunmaktadır. Yani yapılması gerekenleri -yapabildiğiniz kadarıyla- yapmak 'mesuliyetindesiniz' Türlü türlü bahaneler uydurabilirsiniz, bu sizin inisifiyatinize kalmış bir durumdur ben bunu yargılayamam ancak, dini konular gibi önemli vazifelerde eksiksiz yerine getirmeniz şarttır. Zorunluluk olarak değil de sevgiyle yapılması daha da bir sevaptır, bilindiği gibi. 5 farz'a dönecek olursam;
1. Şehâdet Etmek
2. Namaz Kılmak
3. Zekât Vermek
4. Oruç Tutmak
5. Hac'ca gitmek

Detaylıca anlatmayacağım zira, Kur'an'dan başlayarak binlerce dini kaynaktan öğrenilebilir. Burada vurgulamak istediğim şey şu; iyi niyetle çalışmanız ibadet olabilir. Namaza ne lüzum var, çalışmak da ibadettir demek çok yanlıştır. Çünkü namaz bildiğimiz gibi 2. müslümanlık şartımızdır. Reddedilemez ve değiştirilemez. Böyle söyleyen kâfir olur. Namaz kılan, haramlardan kaçan kimsenin iyi niyetle çalışması ibadettir.

Öyle söylemeyiniz! Eğer kimseye muhtaç olmamak, ana babasını ve aile efradını muhtaç etmemek için işine gidiyorsa, her adımı ibadettir. Eğer kazanacağı para ile öğünmek, keyf sürmek niyetinde ise, şeytanla beraberdir. (Peygamber efendimizin söylediği bir söz olarak  asıl ismi -Süleymân bin Ahmed bin Eyyub bin Mutayr eş-Şâmi el-Lahmi et-Taberani- olan Taberani'den alınmıştır.) Ayrıca "leo" benzer bir şekilde Nisa süresi 95.ayette de belirtilmiştir; "Müminlerden özür sahibi olmaksızın oturanlarla Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, oturanlardan üstün kıldı. Allah onların hepsine de cenneti vaad etmiştir. Bununla beraber Allah mücahitlere, oturanların üzerinde büyük bir ecir vermiştir. "

2. Hristiyanlık ile diğer kutsal ve kutsal olmayan dinlerde-inanışlarda leo;

Amerika Birleşik Devletlerinin Washington eyaletinde Mary Virginia Merrick tarafından kurulmuş "Christ Child Society" adlı Türkçemize "Mesih Çocuk Derneği" diye çevirilebilecek, derneğin ismine zıt olarak 'dini ve ırkı ne olursa olsun, ayrım gösterilmeksizin' çocuklara gereken maddiyatı, eğitimi ve duygusal ortam -aile, kaynaşma, iletişim- ihtiyaçlarını karşılayan kâr amacı gütmeyen, gönüllü üyelerinin azim ve sabır dolu organizasyonuyla çalışan bir derneğin vecizesidir.

Tüm dünyada kabul edilen bir dil olan ingilizce'de "To labour is to pray" olarak ifade edilebilecek leo; önceleri, yani 480–547 yılları arasında, Aziz Nursia Benedikt'i tarafından, rahiplerin, başrahip otoritesi altında müşterek bir hayat sürmeleri amacıyla yazılmış emirlerin bulunduğu "The Rule of Saint Benedict" (Aziz Benedict Kuralı) kitabının, sonralarıysa Farmasonlar tarafından kabul edilen bir mottosudur. Tabii ki bize aile ağacımızdaki bir birey kadar yakın olan farmasonlarda bu söz,  'istediğini yap' vecizesine kurulu olan ve altın-fildişi-mermer tapınakları inşaa eden Telemalar için (ingilizcesi; Thelema) kulağa yatkın gelebilir. -Yabancı kaynakları araştırırsanız Telemalar, Sembolizm ve siyonizm üzerinde de oldukça detaylı bir kaynak listesine ulaşabilirsiniz. Burada yüzeysel geçtim ancak özel olarak bir isteğiniz/isteğiniz varsa da lütfen benimle e-mail üzerinden ( icelebi89@hotmail.com ) iletişime geçin; konuşalım, tartışalım, bilgi aktaralım... "Doctus cum libro" olmak lazım. Yani; kitabıyla bilgin olmak... Bu söz kendileri bir şey bilmeyip, hazır bilgiyi sunmaya çalışanlar için kullanılan bir başka latince sözdür. Buna da bir başka yazıda değineceğim. Kısaca öğreten öğrenir. :)

Biraz daha 'yer üstünden' konuşmak gerekirse birçok hristiyanizm kökenli okulda da motto olarak kullanılmaktadır. Ayrıca Gandhi'ye göre sansktritçe "Bhagavat Gita" olan ve Rabb'in Ezgisi diye dilimize çevrilebilecek kutsal bir Hindu metnidir.

Diğer inançlara göre de neredeyse ikinci paragrafta da belirttiğim anlamlara sahiptir. Az çok çevirilerden, diller-hitaplar-anlayışlar-iletişim üzerindeki zaman aşımlarından fark olacaktır tabii ki. Ancak sonuç olarak bu güzel latince deyişe, ruhu dinginleyen ve iç ısıtan Hz. Mevlana'nın  şu sözünü de ekleyebiliriz; "insan, ancak çalıştığını kazanır."

(İmlâda, hitabımda surç-i lisans işlemişsem affola dostlar. Sağlıcaklar kalın, tekrar görüşmek üzere.)