6 Mayıs 2012 Pazar

İçimizde yarattığımız karanlık


İçimizdeki karanlık diye başlık atınca aklınıza iyiyle kötütün,bazen iyinin içindeki karanlığı şaha  kalkıp kötüye geçmesi gibi "kapışmaları" içeren bir filmi veyahut diziyi anlatacağımı felan düşünmeyin.Tamamıyla özgün abicim bu yazı da.Gecenin 3'ünde,en zifiri karanlığa yaklaşırken  -şafak sökmeden önceki anlar yani- aklımdan karanlık geçti ve bunun hakkında yazmak  istedim.Manyakça değil mi birazcık? Her neyse,işin aslı biliyor  musunuz ben  karanlıktan  nefret ederim.Neden mi?  Şunu bi' düşünün beni anlamaya başlayacaksınız...Kendinizi dışarda,zifiri karanlıkta yürürken hayal edin.Çok sinir bozucu gelmiyor mu size de? Bilinmezliğe doğru gidersiniz.Ufaktan korku da salgılamaya başlarsınız vücudunuzda; elleriniz sabit duramaz,inanın bana duramaz! Çünkü o  kadar çok korkmuşsunuzdur ki,kötülüğün ve sıkıntıların nereden ve ne şekilde geleceğini göremezsiniz,hatta tahmin bile edemezsiniz!


Mesela evde uyuyamadığım zaman,kilerden geçerken,gece lambası dahil,tüm ışıklar kapalı olduğunda (nasıl olduğunu hâlâ anlamamaktayım!) o korku ve endişe bastırır hafiften.Hayır yani  küçükken karanlıkla  ilgili pek ahım vahım bir tramva da yaşamadım hani.Endişe bastırır  çünkü; ister dünyanın en gaddar insanı olsun,ister en pozitifi; insan bir ışık ister ki kendi yolunu bilsin,bazı tehlike ve sıkıntıları öngörebilsin...Bu ışık kimi zaman  umut,kimi zaman para,kimi zaman sağlık demektir.Aslında bu "ışık" var ya tamamıyla o anda neye ihtiyaç duyuyorsanız o'dur! Ama şunu iyi biliyorum ki henüz farketmediğiniz "ışığınızı" kaybetmeye başladıysanız ve buna dair hayattan  işaretler alıyorsanız -hastalık başlangıcı,sahip olduğunuz paranın azalması vs.- veya çok geç olup kaybetmişseniz düpedüz yanlış yoldasınızdır.

Bilinmeze doğru gitmekten söz ettik.Aslında insan bilinmezden korkmamalı.Yani diyeceğim şu ki;  bilinmezi de  şekillendiren bizleriz.İşte hayat dediğimiz -hani şu  4.günü'nü göremediğimiz gerçek- şey de  bu.Tamamıyla bir kumar! Yönlendirilebilen ama öngörülemeyen bir kumar.Elimizde iki  seçenek var;  ya içimizde yarattığımız karanlığın esiri  oluruz; ya da acılardan,sıkıntılardan ve engellerden oluşan "karanlığı" delip gün yüzüne çıkarız! 

Tam  olarak bu sebeplerden ötürü,"ışık" ve karanlığın aynı anda var olduğu gerçeği, hayatımın alacakaranlık veya zifiri  karanlığında benimle birlikte olan ve her aldığım nefesle birlikte gelecek olan bir umut ışığı isterim; biraz çocuksu biraz ihtiyatlı...

Hiç yorum yok: