Bugünkü yazımı Touch adlı dizinin ilk sezonundaki 7.bölümünden aldığım ilhamla yazıyorum...Bölüm hakkında kısaca ön bilgi vermek gerekirse,bölümde kapalı bir üslupla bir insanın aşk için yapabileceklerinin sınırı anlatılıyor,bölümdeki onca gizemli ve sıradışı konunun arasında.Gerçekten aşk'a inanıyor musunuz? Var mıdır sizce böyle birşey? Sizce aşk,hayatınız yolunda gittiğinde size bir çelme takan eylem midir,yoksa hayatınız tepetaklak giderken sizi bir düzlüğe çıkaran eylem midir?
İnanır mısınız,google'a Aşk yazarsanız 0.11 saniyelik bir süreçte tam olarak 115 milyon sonuç alıyorsunuz! "Aşk nedir" yazarsanız da 1.5 milyon cevap bulursunuz aynı süreç içersinde.Demeye getirdiğim şey işe aşk'ın,aramada böylesine milyonlarca sonuç getiren birşeyin aslında "tam,doğru,sabit,göreceli olmayan" bir tanımı olmadığı gerçeği.Şöyle diyelim bana göre aşk,yaşattıklarından ötürü bir facia gelebilir.Sana göre gelmez.tamamıyla göreceli bir gerçek yani.Kimisi aşk'ı cennet bahçesinden kaçırılmış olan bir meyve olarak tanımlar,ki hayatında acayip derecede mutludur -mutluluk için aşk'a şart yok buna geri döneceğim bir sonraki yazımda-;kimisi ise gayya'dan -cehennemin en dibi,kuyusu olarak tanımlanır- şeytan tarafından kaçırılmış bir tür felaket olarak tanımlar.Tüm bu gerçek düşünceleri yaşadıklarınız belirler işte.Ama yönlendirilebilir bu görüşler.Şaşırtıcı olan bir gerçek var ki; onu yazımın sonlarına doğru söyleyeceğim.Ancak,konumuza dönecek olursak,tüm bu nitelendirmeleri birbirimize anlatacak olursak;hangimiz diğerine "hayır dostum hayır..sen yalan söylüyorsun,yok öyle birşey!" diyebilir ki ?
Hadi ama! "Herkesin yaşadığı kendinedir." diye bir laf var günümüz tabiriyle.Bu tabirde,verilmek istenen mesaj aslında şudur; "Bak adamım,sen bişeyler yaşamıssın iyi veya kötü;tamam.Ancak,bunu aşırı derecede dillendirmeye başlarsan,beni de etrafındakileri de baymaya başlarsın.Bir süre sonra da uzaklaştırırsın kendinden." Anlatabiliyor muyum dostum? Kaldı ki; dünya veya hayat sadece insanların "korkutucu birşey" dedikleri için korkutucu bir hâl alıyor.Nasıl mı? Bir gün şu testi yapın- ama nolur bir seferde bırakın,sonradan vicdan azabı çekmek istemem!-; yataktan kalktığınızda "Hassktr,ne biçim uyandım,berbat bir gün olacak!" diyin ve bir gün boyunca bu düşünceyi aklınızın bir köşesinde tutup,hatırlayın.Sonucu size söylemek istemiyorum,az çok anlamışsınızdır!
Tam olarak aşk'tan-ilahi veya manevi- bahsedişim de bunda kaynaklı.Asıl siz ne düşünüyorsunuz ve ne umuyorsunuz? Aşk'ızı yaşamaya ayrılık düşüncesiyle mi başlarsınız,karşılıklı eğlenceli,neşeli ve rahat bir ilişki ümidiyle mi? Bunu bir düşünün ve kendinizi ona göre koşullandırın derim..Şaşırtıcı olan gerçeğe dönecek olursak; hani bahsettiğim iki zıt tanımlama -cennetteki bir meyve ve gayya'dan kaçan felaket- vardı ya; işte onlar dostum...ikisi de doğru! Biraz acıtsa da,dünyada,her iyi birşeyin getirdiği acı vardır.Bir o kadar da her acının,derdin getirdiği bir mucize,umut ve iyi yanından bakabileceğiniz bir gerçek...Neyi,nasıl istersen öyle görürsün.
Konunun sonunda,asıl sorusuya gelecek olursak; "Göreceli yaşadığımız dünyamızda,sizin aşk'a bakış açınız n'olacak?" İyi günler efendim...
2 yorum:
aşk benden uzak dursun böyle iyi ..
böyle de yapabilirsin.Ancak kendine çeki düzen verip,hayatının doruğundayken,aşk'a kapını açık bırakarak son derece mutlu da yaşayabilirsin ;)
Yorum Gönder