8 Ocak 2012 Pazar

Yeni Yıl,Yeni Umutlar...

Açıkcası 2012'deki ilk yazımın nasıl olacağı üzerine bir kaç gündür düşünmekteydim..Güncel olmalıydı,"okunabilecek" değerde olmalıydı,akla ve gönüle aynı anda hitap etmeliydi...Derken,dün akşam sularıydı,Coca Cola'nın yeni reklam filmini izledim; "Yeni Yıl,Yeni Umutlar"..Haydi ilk önce şu fevkalede reklamı bir de beraber izleyelim,ardından yazıya devam ederiz ;) 

"Daha iyi bir dünyaya inanmak için pek çok nedeniniz var.."






Videodaki yazılar şu şekilde; "2011 yılında yapılan bir araştırmaya göre; Çöken her ekonomiye karşı bebek bekleyen 477, 669 çift var,  Çekilen her bir tel örgü karşısında 'hoşgeldiniz' diye açılan 849 kapı,  Bu spor bitti diyen 1 kişiye karşı, futbolun coşkusuna kapılan 10 kişi,  İnternette dolaşan komik videoların sayısı dünyadaki tüm kötü haberlerin 3 katı.  Haksız kazanç sağlayan 1 kişiye karşı, Tanımadığı bir kişiye kan veren 53 kişi var.  Trafikte yalnız geçirilen her dakikanın sonunda keyifle paylaşılan saatler var."

Açıkcası 4 yıldır(yani içeriğini tamamıyla öğrendiğim zamandan beri) içmediğim Coca Cola'nın reklamına bayıldığımı söyleyebilirim,içen biri olsaydım bir koli kapmıştım! (Zaten reklamların amacı da bu değil midir ? :) ) 

Her neyse size umudunuzu kaybetmeyin,şöyle yapın böyle davranın diyecek ve ya komutlandıracak değilim.Sıkılmanızı istesem bunu yapıyor olurdum ;) Burada yapmaya çalıştığım şey,blog'un da hedeflediği gibi; her şeye,gözünüzün önünde apaçık şekilde duran çözümlere ve olaylara,basit bir bakış açısıyla yaklaşmanızı sağlamaktır...Aksi halde dünya filozof ve düşünür kaynıyor zaten...


...Zaten,kanaatimce umut hakkında söylenebilecek son sözü Chris Gardner (Will Smith),oğluna Umudunu Kaybetme (The Pursuit of Happyness) filminde söylemişti; ‘’Birinin sana bişey yapamazsın demesine izin verme.Hatta benim bile..Bir hayalin varsa, onu koruman gerek.İnsanlar bişey yapamaz, senin de yapamayacağını söylerler. Bişey yapmak istiyorsan gidip onu zorla al!’ Bu yüzden,bunun üzerinde değil de somut bir iki cümle söyleyeceğim..

Moralimin bozuk olduğu bir gün moralimi düzeltmek için(tüm arkadaşlarıma aynen önerdiğim gibi-inanın süper işe yarıyor) Youtube'de gülen bebek videoları arıyordum...Tesadüf eseri bir videoyla karşılaştım ve nedir diye izledim....Ve inanın izlediğim an bilgisayarıma indirdim o videoyu! Çünkü,bana nelerin kaybedildiğinde acı ve kalıcı yaralar açtığını,nelerin ise kazanıldığında "sonsuzluk" hissi verdiğini anlattı adeta...

Bahsi geçen videoda,henüz bir yaşına bile basmamış,COCLEAR IMPLANT ameliyatı geçirmiş,annesinin sesini ilk defa duyan bebeğin adeta sevinci çekilmiş kameralara..Haydi bunu da izleyelim;


Eğer duygulanmadıysanız,içinizde hafiften bir ürperti hissetmediyseniz ve ya en kötüsünden çocuk için bir sevinç hissi yaşamadıysanız;daha hangi kelime,hangi olay sizi "insanlığa" döndürebilir bilmiyorum! Ama inanıyorum ki; benim gibi hissedenler var,halen yaşıyorlar...İşte asıl "umut" budur!

Bakın,insanların anlamak istemediği,evet kafalarına soka soka söylüyorum bunu,anlamak istemediği şey umudun zayıflık belirtisi olduğu ve sadece "eziklerin" elinde bulunması gereken bir tür  zemzem suyu tarzında bir şey olduğu düşüncesi...

Ne diyecektim nereye geldim yahu bir  kızgınlıkla...Neyse bir karikatürler konumuza dönelim;

Son iki adamdaki (hatta sondan ikincisinin repliğini sesli şekilde okurken birden onun yüzüne bakın) yüz ifadeleriyle keyfiniz yerine geldiyse devam edebiliriz :)


Umut filan diyoruz da,bırakın Allah aşkına düşünmeyi umuttu,insanlardı,hayattı,hayallerdi felan...Oluruna bırakın,yaşayın gitsin ot gibi..Aşk Tesadüfleri Sever'de bir replik vardı hani ; " Bir çerçeve gibidir hayat. Bazen dışına çıkamayacağın anlar olur;ama önemli olan çerçeveye koyduğumuz resimdir."  Sahi bundan bahsemişken çerçevenizde neler var? Neler olacak? İçine neler yerleştireceksiniz? Bunları düşündünüz mü hiç? Ya yanınızdaki gereksiz kişileri (neye göre,kime göre demeyin işte pek konuşmadığınız,kötümser vs.kişiler bunlar) kendinden uzaklaştırdığınızda   hayatınız  daha "süper" bir hal alırsa?  Yeni yıla girdiğimiz şu sıralarda bu düşünce ne kadar muhteşem olurdu değil mi ?!



The Great Dictator filminde ünlü komedyen Charlie Chaplin'in söylemiş olduğu bir cümle var ki hakikaten tüm  hayatımızı özetliyor; "Kötü günleri görmezseniz mutlu günlerin değerini anlayamazsınız."  Hangimiz gerçekten (bakın samimi olarak gerçekten diyorum,sıyırmayın kendinizi burda!) serçe  parmağımızı bir köşeye çarpmadan onun-en azından ayağımızın!- "varlığı" hakkında şükrettik ? Hiç birimiz.Tam olarak bundan bahsediyorum işte! 



Aslında Umut dedikleri şey,nelere sahip olduğumuzu bilmeyerek hatta görmezden gelerek insanların ve toplumun bize dayattığı şeylere körü körüne bağlanmamızdır!(hastalıkları ve ölümü LÜTFEN! bu iddaamın dışında tutalım.) Çok güçlü bir iddaa değil  mi ? Bence şöyle yapalım; siz  bana-hiç olmazsa  kendinize- umutlarınızdan bahsedin ben de her bir "umudunuzun" bu cümleyi ispatladığıını göstereyim.. Şunu unutmayalım ki biz burada kendimizi mahvetmek, kalplerimizi kırmak, yanlış insanları sevmek ve ölmek için bulunmuyoruz.Ne demiş "Gladiator"; "Hayatta yaptıklarımız, sonsuzlukta yankılanır.." 

Sonuç olarak soracağım şudur; Yaptıkların sana daha iyi bir yaşam sundu mu ? Sunmadıysa,bırak başkalarını ve hayatı suçlamayı,umutlarını ve hayallerini de gönlüne koyarak geri kalan hayatını sürdür ve Gandhi'nin dediği "Dünyadaki tek şeytan kendi kalplerimizdedir . Savaşlarımızı sadece kalplerimizde yapmalıyız.." bu gerçeği aklından sakın çıkarma..
her değişim kendi içimizde başlar..


Hiç yorum yok: