Erkek, kız. Bayan. Türk, Kürt, Çerkez, Azeri. Müslüman, hristiyan. Öğrenci, esnaf. Memur, simitçi, doktor! At yarışı oynayan, iddaa oynayan. Kız kaçıran, adam döven. Her cinsten, her gruptan... Bizim topraklarımızda sığır o kadar çok ki, tüm kategorilere bulaşmış durumdalar. Kendileri sanki Gladyo'nun, Mossa'dın, Ergenekon hareketinin sığırdan oluşma versiyonu. İyi de sığır ne ki? Erkeklerde olmuyor mu? Kızları niye yazdık? Baştan söylüyorum "% 100" ifadesi yok hiçbir teorilerimde. Yani kızlar sığırdır, dediğim zaman alınmayacaksınız saçma sapan triplerle. Haa, alınıyorsanız, BANANE? Önce bir kendimize çekidüzen verelim. Sonradan tanımlayalım şu sığırı. Ekşi'de "kafası basmayan ve ahmaklık misyonuna üye, boynuzsuz, iki ayaklı ve selülozu sindiremeyen canlı türü", uludağ'da otobanda sol şeritte 30'la gidenler var ki bunlara da otoban sığırı denmekte ve bir kadının yüzüne değil götüne bakarak içlenen hayvanların ortak adı. denilerek açıklanmış. Bakın birden fazla yer-zaman-meslek ve birden fazla tanım var. Bunları bulmam 20 saniyemi aldı. Nicesi dünya üzerinde var. Kafanızı kaldırın bakın.
Demin facebook'ta gördüğüm bir resmi paylaşayım.
Eros'un mantığını öldürmek olarak kavramış sığır. Gerçi bir nevi öldürüyor o da, işin manevi boyutu o.
Yahu tamam yalan yok. Biz de eğlenmek için uçarı-dengesiz-mantıksız şeyler yaptık zamanı geldiğinde... Ama bu ayrı bir mevzu be kardeşim. Bundan farklı bir kategoriye yönelelim. Şimdi bir tartışmadasınız. Erkeksiniz. Karşınızdaki kız. Bakın şimdiden anladınız değil mi gidişatı? Kazanamayacağınız aşikâr. Evet, açık ve net ya. Kazanamazsınız. Sittin sene konuşun. Dünyaları ayağına serdim deyin, şu tarafa serelim der. Sana altından kolye aldım deyin, niye pırlanta değil bu, der. Yarım saat bir konu üzerinde tartışın, hatta facebook gibi bir yerde özel mesajlaşmayla olsun tartışmanız. Her bir mesajınız ise 10 satırdan oluşsun. Yarım saat sonra size der ki, "yazmak istediğim çok şey var ama konuyu uzatmamak için bir şey demiyorum. Haklısındır,tamam." Yaşadım yahu. Onlarcasını, yüzlercesini yaşayanlar var. Hadi ben kendimi uzak tutarak, sınırlandırarak fazla yaşamıyorum ancak bu sıkıntıyı her gün çeken adamın halini düşünsenize? Ya önceki gece düğünde attığı göbeklerden sonra, otobüse binip götünde basur-hemoroid, sırtımda dört fıtık, kalbim sıkışıyor tavırları atan orta yaşlı -35-45- teyzemize ne demeli? Mutasyon mu geçirdin teyze bir gecede? Vermiyorum, vermeyeceğim anuna koduğumun yerini.
Otobana, trafiğe hiç girmiyorum biliyorsunuz zaten. Öğretmenlere dönelim. Öğrencilerini bir taraftan anlamayan varsa anlatsın, bakın çok önemli bu tür şeyler diyip cesaretlendirirken, diğer taraftan öğrencilerden birisi soru sorduğunda suratını ekşiten, fiziksel olarak dövmekten beter yapan, niye sordun tavırlarına girip psikolojikmen öğrencinin ağzına eden öğretmen de yok değil.
Otobüslerde yaşlı teyzelerin şoförlerce hışıma uğramasına ne demeli peki? Akbil-kart bastığı halde, yakapaça geri götürülüp tekrar basılmaya zorlanan teyzeler?
Ya, daha harf-ses-kelime düzenini biyolojik olarak kavrayamacak halde olupta beş yaşında bilinçsiz ve sığır ana-baba tarafından okumaya sürüklenen, ardından bunda gelecek yok, malın teki olur çıkar diyerek etiketlenecek pırıl pırıl çocuklar?
İnanın daha çok derinlere inmemek için, kafanızı allak bullak etmemek için konuyu burada kesiyorum. Bazen yazmak iyi gelir insana, bazen koşmak. Bazense gülümsemek. Kafanız mı bozuk? Açın bir gülen bebek videosunu. Youtube, izlesene, dailymotion. Kanalın önemi yok. Sadece yaşayın yahu o anı. Eğlenin, meraklanın, risk alın. Bahanelerin arkasına sığınmayın ve asla sığır olmayın! Saygı duyun azıcık kendinize. Kendisine saygı duyan insan gelişmeye açık insandır. Birey, aile, mahalle, ilçe, il, bölge, ülke, dünya... Bireysel değişim demek, dünyanın değişimiymiş değil mi sayın okuyucu? Nokta Nokta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder