Bugünkü yazımı Touch adlı dizinin ilk sezonundaki 7.bölümünden aldığım ilhamla yazıyorum...Bölüm hakkında kısaca ön bilgi vermek gerekirse,bölümde kapalı bir üslupla bir insanın aşk için yapabileceklerinin sınırı anlatılıyor,bölümdeki onca gizemli ve sıradışı konunun arasında.Gerçekten aşk'a inanıyor musunuz? Var mıdır sizce böyle birşey? Sizce aşk,hayatınız yolunda gittiğinde size bir çelme takan eylem midir,yoksa hayatınız tepetaklak giderken sizi bir düzlüğe çıkaran eylem midir?
28 Nisan 2012 Cumartesi
30 Mart 2012 Cuma
"İşsiz"
Uzun bir aradan sonra merhaba :) Adalet adlı kitabımı hızla yazmaya devam ederken,bir taraftan okulum,diğer taraftan diğer işlerim neticesinde yeni yazılarımı ekleyemedim :) Hem tekrar kanımızın kaynaması amacıyla hem de farklı olacağını düşündüğüm için "İşsiz" adlı hikayeyi paylaşacağım bugün.Diğer yazılarımda görüşmek üzere.
İşsiz
İşsizin
biri, temizlik işleri için Microsoft'a başvurur. İnsan Kaynakları, bir
ön görüşmenin ardından test (yeri temizlemek) yaparlar ve "işe alındın,
e-mail adresini ver, sana başvuru formunu göndereyim, aynı zamanda, işe
başlamak için geleceğin günü bildiririm" der.
Adam çaresiz, bilgisayarının ve dolayısı ile e-mail adresinin olmadığını söyler. İnsan Kaynaklarından, onun adına üzüldüklerini, fakat e-mail'i yoksa kendisinin de var olmadığını ve kendisi de olmadığı için işe alınamayacağını söylerler.
Adam umutsuzca, ne yapacağını bilmeden, cebinde sadece 10$ ile çıkar.
Ve bir markete girerek 10 kiloluk bir kasa domates alır. Kapı kapı
dolaşarak, 2 saat içersinde sermayesini ikiye katlar.
İşlemi
bir kaç kez daha tekrar eder ve akşam eve döndüğünde 60$'i vardır. Ve bu
şekilde yaşayabileceğini anlar, her sabah erkenden evinden çıkar ve
aksam geç saatlere kadar çalışır ve her gün parasını üçe, dörde katlar.
Az bir zaman sonra, bir el arabası alır, bunu bir kamyonla değiştirir
ve bir süre sonra artık, bir çok araçtan oluşan bir nakliye şirketi
sahibidir.
5 sene geçer, adamımız Birleşik Devletlerin en büyük
gıda nakliye şirketlerinden bir tanesinin sahibidir artık. Artık
ailesini ve geleceğini düşünmektedir ve hayat sigortası yaptırmaya karar
verir.
Bir sigorta şirketini arar, kendine uygun bir plan
seçer ve konuşma biterken, sigortacı, teklifi gönderebilmek için adamın
e-mail adresini ister. Adam e-mail 'inin olmadığını söyler.
"Şaşırtıcı, der sigortacı, e-mail'iniz yok ve bu hanedanlığı kurabildiniz, düşünün, ya bir de e-mail adresiniz olsaydı.."
Adam düşünür ve şu cevabı verir:
- "Microsoft'ta temizlikçi olurdum."
31 Ocak 2012 Salı
Bir tutam operet
Dolmuş durağında On ikinci sıradayım. On ikinci adam benim. Yani oturarak gidebileceğim. Çok soğuk. Hava yani. Sanıyorum işe de geç kalacağım. Gecenin dördüne kadar sevgilinle şarap içmeye kalkışırsan böyle kan çanağı gözlerle dolaşırsın işte sokaklarda. Başım... Ne yalan söyleyeyim canım işe de gitmek istemiyor. Şimdi git elalemin ağız kokusunu çek; ona buna kitap satmaya çalış. Şu reklamcılık sektörüne bir girebilsem. Hah geldi dolmuş.
9 Ocak 2012 Pazartesi
ADALET ( BÖLÜM 1: Yeni bir çocukla tanıştım... )
Ocak 2011,İstanbul

8 Ocak 2012 Pazar
Yeni Yıl,Yeni Umutlar...
Açıkcası 2012'deki ilk yazımın nasıl olacağı üzerine bir kaç gündür düşünmekteydim..Güncel olmalıydı,"okunabilecek" değerde olmalıydı,akla ve gönüle aynı anda hitap etmeliydi...Derken,dün akşam sularıydı,Coca Cola'nın yeni reklam filmini izledim; "Yeni Yıl,Yeni Umutlar"..Haydi ilk önce şu fevkalede reklamı bir de beraber izleyelim,ardından yazıya devam ederiz ;)
"Daha iyi bir dünyaya inanmak için pek çok nedeniniz var.."
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)